İnsanlığın başlangıcından bu yana dünyada bulunan birçok medeniyet uzay konusunda merakını gizlemedi ve bu yönde çalışmalar yaptı. Zamanın başlangıcından bu yana insanlık için uzay, merak edilen olmayı sürdürdü. Günümüzde bilim ve teknolojideki gelişmeler sayesinde, uzay araştırmaları farklı bir boyuta ulaştı. Uzay için dünyanın her köşesinden özel şirketler bile keşif yapmak için çaba harcıyor.

Tüm çabalar olmasına rağmen, uzay ve ötesi hakkında öğrenecek çok şeyimiz var. Elbette uzay alanı hakkında bilinen şeyler var. Ama bilinmesi ve aydınlatılması gerekenlerin sayısı oldukça fazla.

İşte uzayın keşfi noktasında şaşırtıcı bulacağınız on şaşırtıcı gerçek listesini hazırladık:

Atmosferden Çıkınca Yıldızlar Daha Parlak ve Daha Çok

Gökyüzüne dünyadan baktığınızda, yıldızları ve parlak olmayan yıldızları görebilirsiniz.Bu göz yanılsamanın nedeni olarak ışık kirliliği gösterilebilir. Atmosfer, parlaklığın bir kısmının kaybolmasına neden oluyor.

İnsan faaliyetlerinin daha az olduğu yerlerde ışık kirliliği daha azdır ve bu noktalara gidip gökyüzüne bakarsanız daha parlak yıldızları gökyüzünde görebilirsiniz.

Tam anlamı ile yıldızların parlaklığını ve mutlak sayılarını görmek istiyorsanız, uzaya gitmeniz gerekecek. Uzayda ışık kirliliği bulunmuyor, daha fazla ve daha parlak yıldız görmek istiyorsanız uygun ortam orada bulunuyor.

Dünyada Görünen Auroralar Aslında Bir Uzay Olayıdır

Kuzey veya Güney Kutbu etrafındaki bölgelere giderseniz, aurora adı verilen renkli manzaralara denk gelebilirsiniz. Kuzeydeki ‘kuzey ışıkları’, güneydeki ‘güney ışıkları’ olarak da adlandırılır ve karşılaşabileceğiniz en renkli manzaralardan biri olabilir.

Aslında auro bir dünya kökenli olay gibi görünse bile, kaynağı uzaydır. Auro olayına, güneşten gelen yüklü ışınların dünyanın manyetik alanına yakalanması neden olur.

Yüklü parçacıklar atmosferin atomlarındaki elektronların enerjilenmesine ve daha yüksek bir enerji durumuna geçmesine neden olur. Elektronlar enerjiyi serbest bıraktıktan sonra, daha düşük enerji durumlarına düşerler, bu sırada ışığı serbest bırakırlar. Bu aurora oluşması için yeterli bir süreçtir.

Kuzeyde auro için; ‘Aurora Borealis’, güneyde ise ‘Aurora Avustralya’ ismi kullanılır.

Arecibo Gözlemevi Olarak Bilinen ve Uzaylılarla Temas Etmeyi Arayan Bir Araştırma Tesisi Var

Uzaylı yaşamıyla ilgileniyor musunuz?

Eğer ilgileniyorsanız o zaman çok büyüleyici bulacağınız Arecibo Gözlemevi adında bir gözlem evi bulunuyor.

Porto Riko’daki Arecibo adlı bir belediyede yer alıyor ve dünyanın en büyük radyo teleskoplarından biri burada bulunuyor. Gözlemevinden ilk mesaj 1974’te uzaylılarla temasa geçmek için gönderildi . Gözlemevi amacı olarak, evrenin farklı yerlerindeki yabancı yaşam belirtilerini aramak ve temasa geçmek olarak gösteriliyor.

Astronot Kıyafetleri Gerçekten Ağır

Günümüzde kullanılan ortalama uzay giysisi ağırlığı, yaklaşık 128 Kg ağırlığındadır.

Başka bir deyişle, bu ağırlık normal bir astronot ağırlığının iki katıdır. Elbise, kalınlığını ve ağırlığını vermek için yaklaşık 11 kat malzemeye sahiptir. Karmaşık mukavemetli bileşik malzemelerden oluşur.

Nerede ise hiç yer çekimi olmayan uzay ortamında uzay giysisinin ağırlığı, fazla bir şey ifade etmeyecektir.

Evren Kesinlikle Çok Sessiz

Belki uzay alanının tamamen boş olduğu bilgisine sahipsiniz ama aynı zamanda çok sessiz olduğunu da bilmelisiniz.  Uzayda ürkütücü bir sessizlik var. Hava seyahat etmek için ve daha birçok şey için gerekiyor. Bu ses dalgaları için de geçerli. Ses dalgaları hava olmayan bir ortamda yok ve bundan dolayı uzay kesinlikle sessiz bir ortam.

Aya Bir Kere Gidilmedi

Çoğu insan aya ilk giden Apollo uzay aracını biliyor. Onunla giden ve uzay yürüyüşü gerçekleştirenler ise Buzz Aldrin ve Neil Armstrong oldu. Onlar ayı keşfeden ilk insanlar oldu.

Ama onların aya inişi tek değil ve birden fazla iniş denemesi bulunuyor. Toplam olarak on iki astronotun ay yüzeyinde yürüdüğü, altı ay inişi bulunuyor.

Plüton Artık Bir Gezegen Değil

Dokuz gezegen olduğunu düşünüyorsanız  bunu tekrar düşünmelisiniz.

Bilim dünyası için bilinen güneş sistemindeki son gezegen, artık bir gezegen olarak görülmüyor.

Plüton, artık bir cüce gezegen olarak kabul ediliyor. Bunun nedeni ise, 2006’da Uluslararası Astronomi Birliği tarafından bir gezegenin ne olduğu hakkında güncellenmiş bir tanımın bulunmasıdır. Daha önce gezegen kelimesi için katı tanım, oldukça esnek hale getirildi.

Jüpiter, Uranüs ve Neptün’ün Halkaları Var

Çoğu insan Satürn’ün halkaları olduğunu bilmektedir. Ama halka sahibi olan tek gezegen o değildir.

Diğer gezegenlerden olan Jüpiter, Uranüs ve Neptün’ün halka sistemleri çok iyi biliniyor olsa dahi, Satürn’de olduğu gibi açık değildir. Satürn’de olduğu gibi çıplak gözle görülmezler. Bu halka sistemleri toz ve galaktik parçacıklardan oluşur. Satürn’ünki gibi çok belirgin veya heybetli olmasalar bile; Jüpiter, Uranüs,ve Neptün’ün kendi halka sistemleri bulunmaktadır.

Güneş Ölürken Kırmızı Dev’e Dönüşecek

Güneş, toplamda 10 milyar nükleer bombaya eşit bir enerji üretiyor.

Güneş şu anda hidrojen ile beslenmektedir. Nükleer füzyon işlemi ile hidrojeni her saniyede bir helyuma dönüştürülüyor ve çok büyük miktarda enerji üretimi gerçekleşiyor. Bu süreç çok uzun bir süre olsa da devam ediyor.

Bu evrede kullanılan hidrojenin tükeneceği bir zaman da elbet gelecek. Bu durumda güneş helyumu kaynatmaya başlayacak. Bu aşamaya gelen güneşe ‘kırmızı dev’ deniyor. Dünyada herhangi bir yaşamın var olması,çok sıcak olacak bu aşama için mümkün görünmüyor.

Gezegenlerin Fibonacci Dizisi ile Hizalama Mesafesi

Okulda öğrenmiş olduğunuz matematiği hatırlarsanız, Fibonacci serisini hatırlayabilirsiniz. Bu seri için, dizideki sayılara görünen bir sonraki sayıyı eklemeye devam ederseniz.

Örneğin,

1 + 1 = 2

2 + 1 = 3

3 + 2 = 5

4+ 3 = 7

Ve bunun gibi …

Aynı şey gezegensel cisimler arasındaki mesafe için de söylenebilir. Güneşten ve civadan, Merkür’den Venüs’e, Venüs’ten dünyaya, dünyadan Mars’a vb. gezegenler arası mesafe Fibonacci dizisini takip etmektedir.

Sadece gezegenler değil, evrendeki her şey bir “altın oran” dizisini izlemektedir. Bu oran, ünlü Fibonacci dizisinin bir türevi olarak ifade edilir. Ayçiçeği, ananas, salyangoz, çam, karnabahar, bitkiler ve diğer her şey bu sayıyı takip eder.

Fibonacci dizisi ile ilişkisi olan uzay, hala geniş ve bilinmeyen bir gizem olarak duruyor.

Uzay araştırmaları için geliştirilmesi gereken roket teknolojimiz var. Ancak bunun için bazı kısıtlamalar ve finansal sınırlamalar var. Uzay araştırmaları için bu büyük engel. Zaman geçtikçe umarız bu kısıtlamalar ortadan kalkar ve var olabileceğini düşünmediğimiz uzay için yeni bir bilgi öğrenerek uzay macerasında ilerleriz. Bilinen çalışmalar, bunun çok da uzak olmadığını gösteriyor.