Rosetta Taşı Mısır’da bir kale yapımı sırasında Fransız askeri tarafından rastlantı sonucu bulunmuştur. Taş belli başlı üç Mısır tapınağına gönderilmek üzere üç farklı dilde yazılmıştır. Bu diller Demotik (mısır halkının kullandığı dil), hiyeroglif ve Antik Yunancadır. Taşın üç farklı dilde yazılması hiyeroglif yazısının esrarının çözülmesine vesile olmuş ve Rosetta taşı hiyeroglif yazısının esrarını çözen taş olarak tarihe geçmiştir.
Peki içerik itibarıyla bu kadar “heyecansız” bir yazıt, arkeologlar arasında neden bu kadar heyecan yaratmıştı?
Çünkü Rosetta (Reşid) Taşı, dünyanın bilinen en eski çok dilli yazıtı.
Ağırlığı yaklaşık 760 kg olan taş, 72 cm genişliğinde. Granit ya da siyah bazalttan oluştuğu tahmin ediliyor.
Mısır halkının, rahiplerin ve yöneticilerin bu kararnameyi rahatça okuyabilmesini sağlamak için üç farklı dille yazılmıştı. Ve bu, o zamana kadar hiyeroglifi çözmeye çalışan paleograflar (eski yazı uzmanları) için bulunmaz bir fırsattı.
Milattan önce 196 yılında yazılan taşın üzerinde aynı metnin Demotik (Mısır’da o dönemin günlük dili), Antik Yunan (yönetim dili) ve hiyeroglifle yazılmış üç versiyonu bulunuyor. Bir kısmı kırılmış olan taşın üzerinde 14 satır hiyeroglif yazısı, 32 satır Demotik, 53 satır da Antik Yunan yazısı var.
Günümüzde Rosetta Taşı
Champollion’un keşfi, 1866’da daha az ünlü bir taş onu haklı çıkarana dek bilimsel tartışmalara ve ihtilaflara konu olmaya devam etti. Mısır Tanis’de bulunan başka bir kararname —bu da aynı şekilde hiyeroglif, Yunanca ve demotik dilinde yazılmıştı— geçtiğimiz yıl Prusyalı Mısır bilimcisi Karl Richard Lepsius tarafından incelendi. Tanis Taşı bilim insanlarına Rosetta Taşı çevirisini sorgulamaları ve Champollion’un bulgularını doğrulamaları için bir kıstas verdi. Taş şimdi Kahire’deki Mısır Müzesi’nde bulunuyor.
Rosetta Taşı ise turist çeken popüler bir nesne olarak British Museum’da kaldı; ancak şimdilerde çok fazla araştırmaya konu edilmiyor. Mısırlı yetkililer belirli aralıklarla taşın kendilerine geri verilmesi çağrısında bulunuyorlar.