Bana kopya verenin 40 yıl kölesi olurum.
İngilizceden 2 aldım acaba hoca 98 puanı nereden kırdı?
Okul beni bozar, yaşasın cumartesi pazar.
Öğrenciyi altın sıraya oturtmuşlar ille de teneffüs demiş.
Sınavları düşünüyorum kitaplarım kapalı.
Kopya bir sanattır ama bizim öğretmen sanattan anlamıyor!
Sakla samanı gelir zamanı, Mayıs’ta okul kırmanın tam zamanı.
Bu yazılıda kopya çeksek de mi sıfır alsak kopya çekmesek de mi sıfır alsak.
—Bana bakıp saatlerce durabilir misin? —Neden sen matematik testi misin?
Sevmek buysa üstü kalsın diyeceğim ama öğrenciyim param yok.
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi, her öğrencinin bir kopya çekişi vardır.
Benim aşkın için verdiğim savaş tarih derslerindeki savaşlarla kıyaslanamaz aşkım.
+ Kanka 1.sorunun cevabı ne -C +2.soru -B +kimden aldın -kendim yaptım + silgiyi ver silgiyi
Bu sene YGS birincisi Suriyeli olacak gibi geliyor.
Ders çalışırken müzik dinleyemiyorum, çünkü ders dikkatimi dağıtıyor…
Bir öğrencinin cebindeki telefonunun fiyatı, onu okutan öğretmenin maaşından fazlaysa “Eğitim şart” sözü laftan öteye gitmez..
Matematikte de olur bazen. Değer verirsin yanlış çıkar.
1.sınıfa giden kuzenim “okumayı öğrendim, hala niye okula gidiyorum” dedi. Eğitim sistemine gelen en sert eleştiriyi yaptı çocuk.
Çek kopyanın hasını, çekme eylülün yasını.
Okul benim için bir macera, sende bu macerada benimle yasa.
Sınava kopyasız girmek savaşa silahsız girmeye benzer.
Yazılıdan kaçan sözlüye tutulur.
Bugün hasta olmam lazım yarın sınav var.
Test çözerken içimdeki Ali Ağaoğlu ortaya çıkıyor. Bunu geç, bu zor, bunu işlemedik.
Bir insan okuldan nefret ettiği halde nasıl Üniversite hayali kurar ki. İşte biz Türkler.
Pazar gününden cuma gününe geçebileceğimiz bir tünel kazıyorum köşeyi dönmem an meselesi.
Hocam Ankara’nın bağları kovalent bağ mı yoksa iyonik bağ mı?
Sınavda kopya vermemek için Nazi kampında evladına sarılır gibi sınav kağıdına sarılan mal arkadaşım, seni de unutmadım.
Test çözerken içimdeki Ali Ağaoğlu ortaya çıkıyor. Bunu geç, bu zor, bunu işlemedik.
Anneme bugün okula gitmeyeceğim dedim, ütü yaptık, bulaşık yıkadık şimdide dest-i izdivaç izleyip fasulye kırıyoruz, not: pişmanım!
Okulun son haftasında okula giden insan; ya arkadaşlarıyla anlaşmıştır, ya okulda sevdiği biri vardır ya da mallığına gidiyordur.
Hoca ev ödevin nerede dedi. Bende, hocam ev ödevi olduğu için evde bıraktım dedim.
Üzüm üzüme baka baka kararır, öğrenci karneye baka baka morarır.
Sevgili matematik lütfen artık büyü ve kendi problemlerini kendin çöz, problemlerini senin yerine çözmekten bıktım artık!
Okulda aşk olmaz dediler, ingilizceci ile matematikçi sevgili oldu. Garezleri bize abi.
Hoca: Yavrum sende beyin var mı? Ben: Hayırdır size mi lazım?
Kitabın yenisi, hocanın eskisi makuldür.
Dün annemin yanına gittim oturdum. Ne oldu bilgisayarın mı bozuldu dedi. İyi kadın ya halden anlıyo.
Parasını verip dershaneye yazılıyorduk hoca gelmeyince de seviniyorduk. Zengin miydik, geri zekalı mıydık? Anlamadım.
İlkokulda nöbetçi öğrenci diye bir şey vardı. Bunlar işlerini çok ciddiye alırlardı, sanırsın Topkapı Sarayınının muhafızları.
Kulak küçüktür ama öğretmenin ağzını sulandırır.
Vize haftası demek; az samimi olduğunuz sınıf arkadaşınızdan bile ‘kardeşim merhaba’ lafını duymak demektir. Notlarımı isteyecek çakkaall..
Akşam çalışırım – neyse sabah erken kalkıp çalışırım – neyse serviste çalışırım – neyse ilk ders çalışırım – neyse kopya çekerim.
Şu cuma akşamının güzelliğine bakar mısınız? Tavan bir ayrı bakıyor, duvarlar bir başka samimi, halının desenlerini daha anlatmadım bile.
Neden mi ders çalışmıyorum? Çünkü bana bir şeyleri zorla öğretmeye çalışan bu dayatmacı sisteme karşı. Şaka şaka hacı ben sıkılıyorum ya ondan.
Pazar gününden cuma gününe geçebileceğimiz bir tünel kazıyorum köşeyi dönmem an meselesi.
Tatlı söz öğretmeni yazılıdan caydırır.
Keskin sirke küpe, uslu öğrenci sınıfına zarar.
