Ilımlı İslamı yorumlamadan önce, islamı yorumlamak gerekiyor. Kimsenin kalbini kırmadan, kendimce izah etmeye çalışayım. İslam, Hz. Muhammed’in vefatından sonra halifelikte yaşanan sorunlar ve doğruluğu tartışılır hadisler tarafından tamamen istismara açık hale gelmiş.  Bu yüzden IŞİD sempatizanı radikal islamcı müslüman olanlar ile tamamen kuralına uygun yaşamadan müslüman olanlar da var. Aslında din bir tane ama yorumlayan, kendine göre yaşayan çok. Bir de bilgi sahibi olmadığı için bu yorumlayanların peşinden koşanlar olduğundan yine başta söylediğim gibi istismara açık hale geliyor.

ABD tarafından geliştirilen “ılımlı İslam” AKP ile başlayan ve devam eden bir süreç. Laiklerin ve muhafazakarların özgürlüğüne karışmayan, islamı biraz daha modern yaşayan bir toplum. Şeriat gibi bir istek veya talepleri yok gibi görünüyor. Bu islam ılımsız mıdır sorusunu doğuruyor ama buna cevap vermek benim haddim değil. Ilımlı İslamın ismini de ben koymadım.

Ilımlı İslam Projesi

Amerikan istihbaratının önde gelen Ortadoğu, Türkiye ve İslam uzmanlarından Graham Fuller’in, 1990’lı yılların başından beri “ılımlı İslam” projesi üzerinde çalıştığı bilinir.

Fuller, Ortadoğu’daki anti-amerikan radikal islamcı akımları önleme ve geriletmenin yolunun, laik sistemleri desteklemekten değil, aksine radikal islamcı partileri küresel kapitalist sistem içine çekecek ve özlerini dönüştürecek bir yaklaşımı benimsemek gerektiği tezini yıllardır savuruyor.

Fuller’e göre, Batılıların Doğuda laiklik konusundaki ısrarının hiçbir anlamı yok. Üstelik, Müslümanların günlük yaşamlarında dini nasıl yorumlayıp uyguladıkları ABD’nin stratejik çıkarlarını da hiç ilgilendirmiyor. Önemli olan şey, bu ülkelerin ya da örgütlerin anti-amerikan bir niteliğe sahip olmamasıdır.

O da ancak, ılımlı bir İslami modeli geliştirmekle mümkündür. Bu çerçeveden bakılınca, Fuller’e göre, Fransız ekolünü izleyen laik Türkiye başarısız bir örnektir. İslam dünyasından, onları etkilemeyecek ölçüde uzaklaşmıştır. Ancak, yine de önemli bir laik birikime ve demokratik geleneğe sahiptir. Bu durumda bir “ortalama” alınabilir.

Örneğin; Amerikalı strateji uzmanlarından Dinesh D’Souza daha 1995’te yazdığı bir kitapta şöyle yazıyor: “Biz İslam köktendinciliğini dönüştürmeli, onları liberalleştirmeliyiz.”

İki Partili Sistem

Fuller ise 2000 yılında Türkiye hakkında yaptığı “şaşırtıcı” yorumda aynen şunları söylüyor:

“Türkiye, yakın bir gelecekte iki partili bir temsil sistemine gebe… Kökleri geçmişe dayanan ekonomik kriz, iktidardaki koalisyon (B. Ecevit liderliğindeki 57. Hükümetten söz ediyor) partilerinde büyük deprem yaratacak. Fazilet Partisi’nden kopan bir grup ılımlı İslamcı, geniş tabanlı bir siyasi oluşuma gidecek. Bazı etkin siyasetçiler, partilerinden istifa ederek bu yeni oluşuma katılacak. Yeni oluşum kar topu gibi büyüyüp gelişecek. Türkiye’de yakın gelecekte ılımlı İslamcılar iktidara gelecek. Ilımlı İslamcıların yanında İslami söylemlere ters düşmeyen ılımlı sol bir parti de Meclise sokulacak.” (Akt. Prof. Dr. Ümit Özdağ, Yeniçağ gazetesi, 29.4.2004)

Ilımlı İslam – Fethullah Gülen

Derin devlet konularına hakim olmadığımdan tahmine dayalı yorumuma göre Fethullah Gülen’in zaten ABD ajanı olduğunu düşünüyorum. Ilımlı İslam projesi için seçilmiş ve görevini yerine getirmiştir. Zaten Gülen cemaatine (terör örgütüne) yakından bakınca, başı açık birçok kadın olduğunu görebiliyoruz. Nasıl bir sorun yaşandı da terör örgütü oldu bilemiyorum.

Ilımlı İslam – AKP

AKP’nin muhafazakar tutumu haricinde, gayet modern duruşu ve her ne kadar özgürlüklere müdahale ettiği düşünülse de (ben de böyle düşünüyorum) yine de çok sert bir çizgide durmadığını görebiliriz. Örneğin, mini etekli bir kıza tekme atan bir denyoyu emniyet 24 saatte ‘halkı kin ve düşmanlığa yöneltme’ suçlamasıyla tutukladı. AKP, laiklere saldıran muhafazakarlara, muhafazakarlara saldıran laiklere anında müdahale etmiştir, ettirmiştir. Kamuoyuna oy için söylenen söylemleri her zaman ciddiye almamak gerekiyor.

Ilımlı İslam – Ekrem İmamoğlu

Çoğu kişinin aksine ben Ekrem İmamoğlu’nu insan olarak sevdim. Ilımlı islam projesine de karşı değilim. İnsanların birbirini sevmese bile saygı duyacağı bir toplum hayal ediyorum. İmamoğlu’nun da bu projenin halkalarından biri olduğunu düşünüyorum.