Beni biraz dinlendirir misin omuzunda, koynunda, dizlerinde hiç fark etmez. Ama saçlarımı okşa, kendimi taşıyamaz haldeyim.
Kapattığınız kapıların anahtar deliğinden bakmayın.
Bazı şeyler zorla olmuyor. İçinden gelirse yapıyor insan. Aramıyorsa demek ki özlemiyor, merak etmiyorsa seni sevmiyor. Hepsi bu.
Değer verdiğim ama hak etmeyen herkesten yüzümü çevirdiğim doğrudur…
Mutluluk mu? Gözüm yok. Dost mu? İşleri düşünce çok. Aşk mı? Ona da gerek yok. Şimdi bir şarkı, bir kahvemle benden iyisi yok.
Belki başı karlı dağ değilim ama, bir adımda geçilecek tepede değilim!
Gece insanıyım ben ya. Gündüz keyfim hiç yerinde olmuyor, hele sabahtan nefret ediyorum.
Tipini şeytan görse 5 vakit namaza başlar gelmiş burada bi de ‘bugün de tatlılıktan ölüyorum’ yazmış.
En büyük hatamızı, sevdiğimiz insanların her hatasını kabul ederek yaptık!
Yanımda gezme ihtimaliniz olmadığına göre, profilimde gezebilirsiniz. Sıkıntı yok!
Gözümde ölmüş olanların nefes alışverişleriyle ilgilenmiyorum artık!
Kendinizi farklı göstermeye çalışmak, ancak sosyal medyada işe yarar. Ciğerinizi bilenler yemez!
Yastığa sarılarak uyuyan insanlar, bilinç altında birilerini çok özleyen insanlardır.
Düz yolda yürümesini bilmeyenler, facebookta havalimanı kurmuşlar. İyi uçuşlar!
Bazen söylenen yalanların farkına vardığım halde bir şeyler bozulmasın diye fark etmemiş gibi yaptığım doğrudur!
Bilmezler yalnız yaşamayanlar nasıl korku verir sessizlik insana; insan nasıl konuşur kendisiyle; nasıl koşar aynalara Bir cana hasret, bilmezler.
Hiç özlemiyor gibi davranmak, dünyanın en zor şeyi.
Beni bilirsin; ben neredeysem, yalnızlığın başkenti orasıdır.
Uykular ikiye ayrılır; gece gelmeyenler, sabah gitmeyenler.
Nehir gibidir insan, sadece yüzeysel bilinir
Sen umuda kurşun sıkma be sevgili, tek çarem sensin, ne zamanki ölmeyi göze aldın, bensiz ölünmez sevgilim mahşer dede yeminimsin.
Herkesin mutlu olmak için bir yolu varmış. Kendi yolumu çizdiğimde anladım.
Ağlamak güzel ama yanında gözyaşını silecek biri varsa.
Her elini sıkanla dost, her canını sıkanla düşman olma.
Facebook şifresini vermiyor diye kavga edip ayrılan sevgililer varmış. Lan benim sevgilim olsun Da Vinci’nin şifresini bile veririm.
Aldığım nefesi bile geri verirken ben sana nasıl benimsin diyebilirim ki!
Sadece ruhun bedenden çıkmasıyla ölünmediğini; o kalbimden çıktığında anladım.
En anlamlı bakış, bir çift ıslak gözde saklıdır.
Umulmadık bir gün olabilir bugün. Bir çay söyle yağmurların kokusunda.
Ayakta ölmek, diz üstü yaşamaktan daha iyidir.
Hadi simit satanı anladım, kestane satanı da. Peki ya dost satan, o da mı ekmek parası?
Aynı dili değil,aynı duyguyu paylaşanlar anlaşabilir.
Geciken ambulans gibisin mutluluk ben ölünce mi geleceksin.
İnsanı iki şey terk etmezmiş: Gönlündeki yara bir de yanındaki ana.
Derinliklerinde ne saklar, ne fırtınalar kopar söylemez, sadece sessizce akar ve gider.
Adam olmak cinsiyet meselesi değil şahsiyet meselesidir.
Çocuğum olunca adını “Yeni Klasör” koyacak kadar üşengecim.
Anneme tişörtümdeki yağ, vişne ve kahve lekesini gösterdim, küfür etti. Reklamlarda böyle değildi. Zalımsın dünya…
Bazı kişiler henüz benliklerini bulamadıklarını söylerler… Ama benlik insanın bulduğu değil yarattığı bir şeydir.
Kıtlık ekmeğin paylaşılmasına yol açar, ekmeğin paylaşılması ise ekmekten daha tatlıdır.
Mükemmel aşk, insanın kendisini mutsuz edecek kişiyi sevmesidir.
Sözümün akışını bozup güzel cümleler aramaktansa, güzel cümleleri bozup sözümün akışına uydurmayı tercih ederim.
Bencil insanların başkalarını sevemedikleri doğrudur, ama onlar kendilerini de sevemezler.
Ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yine de yere dökülür.
Aşktı o! Değiştiren tüm gecelerimi Aşktı o! Beni durup durup yenileyen Oydu, duygulu yapan hoyrat ellerimi Oydu, doludizgin gidişime dur diyen
Aşk bir bedende iki ruh,dostluk iki benden de bir ruhtur,bana unutmayı ve unutulmanın acısını öğrettiler ama seni bana unutturmayı asla öğretemediler
Gözlerinde baharları beklerken içindeki kış beni vurur; sen bilmezsin yüreğimden sevdana ne sular akmak ister durur!
Yağmuru sevdiğini söylüyorsun, yağmur yağdığında şemsiyeni www.nazlim.net açıyorsun Rüzgârı sevdiğini söylüyorsun, rüzgâr estiğinde pencereni kapatıyorsun; korkuyorum çünkü beni sevdiğini söylüyorsun
Bin yıl ömrüm olsaydı bin yıl seni severdim, bin yıl seni sevseydim bin yıl daha isterdim
Gelip geçicidir dediler, çocuksun unutursun dediler, boşuna üzme kendini kimleri seveceksin dediler ama yanıldılar Benim ilk ve tek aşkım sendin ve öyle kalacaksın!
Eğer beni daha fazla üzmek istemiyorsan rüyalarıma bile girme sakın n’olursun unutmak doğanın en güzel armağanı insana Biliyorsun seninde son armağanın unutulmak!
Bilmezler yalnız yaşamayanlar nasıl korku verir sessizlik insana; insan nasıl konuşur kendisiyle; nasıl koşar aynalara Bir cana hasret, bilmezler
Benim bütün dualarım seninle Sen bir ömür boyu mesut olasın diyeYalvarırım gündüz gece, hayalin gözlerimde, benim olasın diye
Hayaller gerçeklerin yarısıymış sende yarı yarıya benimsin.
Yolunu beklerken daha dün gece, kaçıyorum bugün senden gizlice. Kalbime baktım da işte iyice; anladım ki sen de herkes gibisin.
Geçmiş yaşanmış ve bitmiş, asla değiştirilemez. Yaşayabildiğimiz tek an, bu an. Bu anda geçmişe ait bir anının öfkesini sürdürüyorsak, bu anın gerçek deneyimini yaşayamıyoruz demektir.
Rüzgarın umursamadığı bir kuru yapraktım sende biraz daha yansam kul olup biter misin içimde?
Yanağımdan öpüp kaçacak kadar korkak değil yüreğimde duracak kadar mert olmalıydı yüreğin…
Suskunluğumdan gelir bu içimdeki fırtınalar…
Dostun üzüntüsüne acı duyabilirsin. Bu kolaydır; ama dostun başarısına sempati duyabilmek, sağlam bir karakter gerektirir.