New York mimarisi, sadece gökdelen ve ticari yapılardan oluşmuyor. Şehrin kamu ve kültürel binalarını keşfetmeye başladığınızda, ilginç yapılar karşınıza çıkıyor. New York’un hayırsever zenginleri, şehre son 150 yılda dünya standartlarında bazı binalar hediye etmişlerdir. Bu binalar, ünlü mimarlardan bazılarının çalışmasıyla ortya çıkarıldı. New York (yada diğer adıyla Gotham) müzelerini, galerilerini, konser salonlarını, dans alanlarını, sinemaları ve tiyatroları ziyaret edin.
İşte ziyaret edilmesi gereken New York kültürel mekanları arasında yer alan üç favori mekan.
New York Halk Kütüphanesi
1911 yılında inşa edilen New York Halk Kütüphanesi listede yer buluyor. Anıtsal ana şubesi Beşinci Cadde’de 40. ve 42. Sokaklar arasında bulunuyor. Çelik patronu olarak bilinen Andrew Carnegie tarafından yapılan büyük katkı ile finanse edilerek inşa edilen bina, kentin 19. yüzyılın sonlarında sürekli artan göçmen nüfusunu eğitme planının bir parçası olarak kamu malı olarak tasarlandı.
Binanın mimarları, John Mervin Carrère ve Thomas S Hastings. Bina bir Fransız sarayı gibi görünüyor. İçeri girerken bir çift taş aslan (Sabır ve Zenginlik olarak bilinir) tarafından korunan ve ana girişe bakan sütunların hakim olduğu anıtsal bir merdivenden çıkıyorsunuz. Bina içerisinde ise, kasvetli ihtişamı tüm yaldızlı ve kasalı tavanlarda görebiliyorsunuz. Görülmesi gereken Gül Okuma Odası ise, bulutların arasında dalgalanan melekleri tasvir eden boyalı bir tavana sahiptir.
Guggenheim Müzesi
Solomon Guggenheim’ın modern sanat yapıtlarından oluşan koleksiyonunun sergilendiği müzedir. Frank Lloyd Wright tarafından tasarlanmıştır ve 1959’da tamamlanarak açılmıştır. Alışkın olunan geleneksel müze mimarlığından tamamıyla farklı bir anlayış ve görünüme sahip bir binadır. Yapının oluşumunda, yukarı doğru açılarak yükselen beyaz renkli betondan yalın görünüşlü bir sarmal bant oluşturulduğu görülmektedir. Bina içinde ise, sarmal bir rampa altı kat yüksekliğine ulaşmaktadır.
Bina içinde bulunan rampanın ortasındaki boşluğun tepe noktada, paslanmaz çelikten bir konstrüksiyonu olan cam bir kubbeyle örtüldüğü görülebilir. Rampa yukarı doğru yükseliyor ve ziyaret deneyimini yaşayanlara gökyüzüne çıkmak gibi bir his veriyor. Resimler, sarmal dış duvarın iç yüzüne asılmıştır ve ziyaretçilerin en yukarıdan başlayarak döne döne inerken izlemelerine olanak verilmiştir.
High Line
Tam olarak bina olmayan High Line yada diğer adıyla High Line Park; Manhattan, West Side Line dediğimiz kullanılmayan New York Central Railroad dağ yolunda yüksek bir bölgede kurulmuştur. Toplam uzunluğu 2.33 km’dir. Benzer bir proje olarak 1993 yılında Paris’te tamamlanan Promenade Plantée ilham alınarak oluşturulmuştur. High Line yapılması için; yeniden düzenleme ve yeşillendirme çalışmaları hatta demir yolunu yürüyüş yoluna çevirme çalışmaları yapılmıştır.
Ortaya çıkan proje sayesinde, etrafında büyük emlak yatırımları ile canlandırmıştır. Eylül 2014’ten bu yana park her yıl yaklaşık 5 milyon ziyaretçi tarafından geziliyor. High Line ziyaretini yapanlar, şehre yeni bakış açıları ile bakma olanağı elde ediyorlar. High Line kesinlikle kültürel bir alan. Kısmen patika, kısmen bahçe, kısmen vahşi doğa, kısmen sanat kurulumu olan karışık kullanımlı bir ortam.